”Fikirler hayatta kaldıklarında bile raf ömrü kısa olabilir. O.Wright 1901’de insanın uçma olasılığı üzerinde ders verdiği sırada , birden havaya bir kağıt parçası fırlattı. Büyülenmiş haldeki seyircilerin arasında kağıdın ”eğitilmemiş bir at gibi ” havada sağa sola uçtuğuna dikkat çeken Wright ,şöyle devam etti:” Uçmak günlük bir uğraş haline gelmeden önce , insanlar işte bu tür bir atı kontrol altına almak zorunda.” Zamanın planörleri ,hava akımları üzerinde yol alabiliyordu ancak yönlendirmeleri neredeyse olanaksızdı; her şey rüzgarın insafına kalmıştı. Bu sorunu çözmek için Wright kardeşler kanat bükme yöntemini icat ettiler ve kablolar kullanarak uçağı, kanatlarını bükmek suretiyle yönlendirmeyi başardılar. Kitty Hawk 1903’te havalandığında , kanat bükme uygulaması ona dönme, açı değiştirme ve böylece de başarılı ilk insan uçuşuna araç olma olanağı sağlamıştı.
Ancak Wright Kardeşler ABD ve Avrupa’da alkışlansalar da anıtsal baş ağrılarının temellerinden olan kanat bükme tekniği bir süre sonra eskimeye yüz tuttu. İngiliz bilimci M.Piers Watt Boulton ,kanatçık için patent almıştı. Wright Kardeşlerin başarısından hemen sonra Fransız havacı R.E.Pelterie’de Boulton’un icadından yararlanarak bir başka planör yaptı. On yıl içinde Wright Kardeşlerin sistemi geçmişte kalmış , bütün modern uçaklarda hala kullanılmakta olan kanatçıkların daha dengeli ve güvenilir oldukları kanıtlanmıştı. Wright’ların öncülüğünü yaptıkları fikir doğru olmakla birlikte ,ortaya çıktından kısa bir süre sonra ölüp gitmişti. Yeniliğin başını çekmek isteyen her üç şirket , üç başlı bir sorunla boğuşmak zorundadır. Geleceği öngörmek zordur, çoğu fikir ölür ve büyük fikirler kalıcı olmayabilir.”şeklinde aktarıyor D.Eagleman ve A.Brandt.
Genel olarak yemek ve özelde pizza tarafından konuyu ele aldığımızda ise geleceğinin öngörülme tehlikesi barındırmadığı, ölü fikir olarak doğma olasılığının zayıf olduğu ve büyük fikir olarak düşünülmese dahi hayatımızın içerisinde çok önemli bir yer işgal ettiği sanırım yadsınamaz bir konu.
Tarihi sürecinde Wright Kardeşler ilk pizzayı ortaya çıkarsa , Pelterie’de pişirme tekniğine yenilik ekleyen bir şahıslar olsa dahi konu kişilerin fikirleri katiyen ölüp gitmeyecek ,birbirini destekleyecek aynı zamanda besleyecek ve nesiller boyu damaklarımızı güzelleştirmeye devam edecekti.
Basit olmasının yanında ustalık isteyen, hakikisinin çok merhale barındırdığı, iyi ve kaliteli malzemenin ana aktörler olduğu pizzaya denizler aşmadan ülkemiz sınırları içerisinde de ulaşabildiğimiz ender işletmelerden olan Stüdyo Pizza’dayız.
1 aylık tatil dönemine 2 gün kala restoran ara vermeden hemen önce şükür ki denk getirebildik.
İçerisinde Siyah Beyaz Bar işletmesinin de bulunduğu bir yapı içerisinde yer alıyor işletme. Şefi ve kurucusu Murat Artukmaç Bilkent Turizm Otelcilik Mezunu. Fransa, Belçika, Türkiye işletmelerde çalışan şef Napoli Enzo Coccia Neapolitan pizza okulunda ciddi bir eğitim almış.
Organik sertifikalı atalık tohum kullanımını esas alıp özgün ekşi mayasını kullanıyor. İçerisinde Sorento taşı kullanılan bu sayede yüksek ısılara ulaşılabilen el yapımı mozaik fırınında birinci sınıf pizza üretimi gerçekleştirilmekte.
Menü boğucu değil. Başlangıçlar içerisinde soğuk bezelye çorbası,burrata,sardalya ,yerel peynir ve kuru etin yanısıra siyez erişte topları yer alıyor. Salata ve glutensiz dahil olmak üzere 3 adet makarna seçeneği bulunuyor.
Makarna menüsünde dana kuyruk ragu ve divle peyniri yanında sarımsak cipsi ,limon kabuğu rendesi ,maydanoz kullanılan dana kuyruk ragu’da aklım kaldı. Fakat öncelikli hedefim pizza olduğu için makarnayı sonraki ziyaretlerime bıraktım.
Tatlı seçenekleri; sfogliatella, baba misu,bademli dondurma,kara sütlaç ve affogato.
Şarap kavında 14 alternatif bulunuyor.9 adedi Ankara üreticileri menşeili. Prosecco dışında ithal alternatif mevcut değil.
Alternatifler yeterli düzeyde ve menü içerisinde 6 tip pizza mevcut.
Temmuz pizzası ve Pizza No:2’yi deneme fırsatımız oldu.
Temmuz pizzası içeriğinde; Ayaş domatesi, sarımsak, mozzarella,taze bezelye ,mısır ,İzmir Tulum,iç bakla cipsi,bamya kızartması ve sarımsaklı yağ bulunuyor. Karışık bir malzeme yapısı var ancak bir armoni söz konusu. Hafif. Hamuru ağırlık yaratmıyor.Harika pişirilmiş. Bamya tempura pesto sos ile ayrı bir tabak dahi olabilir.
Pizza No:2 içerisinde dana kuyruk, jüs, Divle Obruk peyniri,mozzarella,scarmorza , maydanoz,limon kabuğu ,kırmızı soğan ,sarımsak cipsi ve füme paprika malzemelerini barındırıyor.Jüs pizzaya ayrı bir boyut kazandırmış. Adeta Rize kavurmasının pideye bıraktığı tat dokusu hakim. Sarımsak cipsi malzemenin aromasını güçlendirmiş. Hamurun su oranı dengeli, pişirimi ve lezzeti üst seviyede.
Şöyle baktığınızda her iki pizza görsel olarak ta tatmin edici. Bildiğim kadarı ile yüksek mineralli tuz ve farklı un tipleri kullanılıyor. Taze un kullanımı sınırlı seviyede. Tam buğday unu karışımda baskın diye düşünüyorum. Malzeme kalitesi, kullanılan unun cinsi ve kalitesi, tuz tipi pizzaya derinlik kazandırmış.
Her yönden bizi memnun eden kusursuza yakın 2 pizza tadımı gerçekleştirdik.
”İyi bir piyanist olmaya karar vermeniz ,iyi bir piyanist olmanız için ne kadar yeterliyse ,yanlışlarınızı düzeltmeye karar vermeniz de yanlışları düzeltmeniz için o kadar yeterlidir”der A.Ellis.
Şef gerçekten çok iyi bir pizzacı olmaya karar vermiş , bilgi ve becerisini tabaklarına yansıtmış. Türkiye sınırları içerisinde limitlerin ötesine geçmeyi başaran bir işletme ortaya çıkmış.
Tüm unsurlar dikkate alındığında fiyatlar normal düzeyde.Afiyet olsun
Adres:Güvenevler ,Kavaklıdere Cd.No:3 Çankaya/Ankara
This entry was posted in Uncategorized