Özgüven,kişisel,sosyal ve iş hayatınızda değerli olduğumuz hissidir.Çocukken ailemizden,arkadaşlarımız tarafından ve okulda saygı duyulmuş olma hissinden kaynaklanır.Lyon kentini özgüven kelimesi ile yan yana koyabilirim.
İdeal olarak özgüveni en tepede olan kentin kendini ifade etmesi ,kendini ortaya koyma özgürlüğü, Rönensans kenti halini muntazam bir şekilde koruması bu durumu perçinliyor.
Jeffrey E.Young hayattaki en zor şeylerden bir şeyi de ”uyum göstermek veya normal olmak ile kendi bireysel ve özgün doğanızı ifade etmek arasındaki dengeyi tutturmak”olarak ifade ediyor.Lyon hem insanı hem doğası hem de tarihi dokusu ile bu dengeyi yakalamış.Sizde bu şahane konfor içerisinde Dünyanın gastronomi merkezinde yaşamın genel manada daha fazla tadını çıkarabiliyorsunuz.
Çok yakın zamanda kaybettiğimiz ,gastronomi kelimesinin ortaya çıkmasını sağlayan, bugün Michelin yıldızlı restoran şeflerinin üstadı kabul edilen ”Dünyaya Lezzet Katan”Paul Bocuse’ün sahibi olduğu güzide restoranlardan birindeyiz.
Cesaret bulaşıcıdır.Bu büyük şefin restoran ve yemeklerinden bunu çok rahatlıkla kavrıyorsunuz.Bu arada rezervasyonsuz gitmemeniz gerekiyor.Tek garson ve tek şef mevcut.Sakin,son derece zarif ve sıcaklığını hemen müşterisine hissetirebilen bir restoran.
Menüde 2 alternatif var.Fiyatları arasında 10 euro fark mevcut.
Menü 1’in içerisinden ilk tercihimiz kremalı kabak ve kestane çorbası.Kabak ve kestane tadının uyumu harika.Ardından ana yemek olarak 7 saatte yavaş yavaş pişen dana yanağı ,lahana dolması ,dana yanağı ve sosu ile sunuluyor.Tamamen kendine has ve dengeli pişirilmiş.Tatlı tercihimiz çikolatalı mousse.Hafif ve nefis.
Menü 2’in içerisinde ise yer alan Fransızca adı ”pate en croute”olan bu tat ekmeğin içerisinde etin jelatini ile birlikte bulunan ve soğuk bir şekilde servis edilen geleneksel Fransız yemekleri arasında.İçerisinde muhtelif sebzeler,kıyılmış et ,ciğer yada deniz mahsulü kullanılabiliyor.Benim sevdiğim lezzetlerden.İlk kez deneyenleri biraz şaşırtabilir. Fakat Fransız mutfağı her şeyin başladığı yer. Bunu unutmamak gerek.
Klasik bir Lyon yemeği olan uzun levrek balığı, hamur ve ıstakozun yanı sıra ıstakoz sosu ile sunulan oldukça yoğun ve farklı bir yemek.Bu şehre geldiyseniz denemenizde yarar var.Romlu ve kremalı ekmek kadayıfını andıran tatlı fena değildi.Tüm doğruların ortalamasını aldığımızda doğrular fazla idi.
Lyon’da ciddi manada yüksek kalibreli restoran mevcut.Dolayısıyla turistik yerler dışında genel itibari ile vasat bir yemek yeme ihtimaliniz düşük.Bütüne baktığımızda burası çok güçlü besinleri mutfaklarında barındıran gastronomi açısından Dünyanın en başat noktası.Çok iyi demek hafif kalır.Muazzam.
Zarif ve romantik aynı zamanda.Fiyatlar bu nitelikte bir yemek için normal.Denemenizi öneririm
This entry was posted in Uncategorized