Cafe De Klos
İneği küçük bir avluya kapatırsanız gerginleşir,sinirleri bozulur ve komşunun otlarına dadanır.Ama onu rahatça dolaşabileceği geniş bir çayıra salarsanız daha mutlu olur ve gözü başka tarafa kaymaz.Açıklık ve özgürlüğe vurgu yapan Suzuki’nin bahsettiği bu durum iyi şefler içinde hakikaten bir eşik.Açık ve özgür bir restoran sahibi veya şefi olduklarında yetenekleri ortaya dökülür.
Amsterdam’da mutlaka görülmesi gereken bir yerdeyiz.Bir garson elinde not defteri sıradan alıyor.Biz 15.sıradan listeye dahil olduk.Mekanın karşında beklemek için bir bar görünümünde grup firması icat etmişler.Orada bekliyorsunuz.
Net 1.10 dakika bekledikten sonra içerden çağrıldık.Eşim ve benim ellerimiz titreme noktasına geldiğinde içeri davet edilmemizde sanırım gizli bir ödüldü:)Restoranın ortasında bar ve etrafında piknik bankı olarak görülebilecek 5-6 adet masa..Etleri uzaktan izleyebileceğiniz kömür ızgara.
Dana nevi ve koyun alternatifi mevcut.Elbette alt resimde görmüş olduğunuz şaheser kuzu kolu…nam-ı diğer lamb shoulder.
Garsonun eğer Türk iseniz başka birşey yemeyin dediği; tam siparişi alıp gitmek üzereyeken gramajını öğrendiğimde beni endişeye sürükleyen, bakışlarımı yan masalarda bir süre gezdirmeme sebep olan kuzu kolu tam olarak 1 kg idi.
Diğer yakın dostlarımız sürenin uzun olması sebebi ile dayanamayıp başka bir yerde yemeklerini yediler.Fakat 4 kişi güçlükle bitirebildiğimiz muazzam kuzu kolundan tadınca itirafları gecikmedi…Pişman olmuşlardı..
This entry was posted in Uncategorized