”Fransızların zamanlarını nasıl kullandıklarını yıllarca incelemiş olan W.Grossin , üçte ikisinin zamanla gergin bir ilişki içinde olduğunu ve yüksek eğitimlilerle zenginlerin bu bakımdan en dertli grupları oluşturduğunu keşfetmiştir. Önlerindeki seçenekler ne kadar artar ve yapmak istedikleri şeyler ne kadar çoğalırsa , her birine verebildikleri zaman o ölçüde azalmaktadır. Boş zamanı değerlendirme işi örgütlü bir piyasaya dönüşmüştür ve bu piyasa baştan çıkarıcı öyle çok fırsatla o kadar tıka basa doludur ki , insanlara sunduğu şeyin özgürlük olduğu kuşkuludur. Mümkün olduğunca yoğun bir hayat yaşama arzusu insanların su piresinin açmazıyla karşı karşıya bırakmıştır. Sekiz derecelik ısıda yüz sekiz günlük ömrü olan bu canlı türünün nabzı yirmi sekiz derecede dört kat hızlanır , dolayısıyla toplam ömrünün her halükarda on beş milyon nabız atışıyla sınırlı olmasına rağmen , bu sıcaklık derecesinde sadece yirmi altı gün yaşayabilmektedirler. Teknoloji bir nabız hızlanması olmuştur , ev işini ,seyahati, eğlenceyi sıkıştırmış ,içine her gün yeni bir şey tıkıştırarak mevcut zaman dilimini ağzına kadar doldurmuştur. İnsanları hayatın gereğinden hızlı aktığı duygusuna sürüklenmesi teknolojiden beklenen şeylerden biri değildi.” şeklinde aktarıyor Zeldin.
Teknolojinin nabzı hızlandırdığı ve birçok unsuru sıkıştırdığı günümüzde; zamanı sıkıştırmadan ve düzene ayak uydurmadan ayakta kalmayı başarabilen işletmelerde var elbette.
Atina’da lokal insanların tercih ettiği Tis Theatrou to steki tam olarak böyle işletmelerden. Yunanlıların aileleri, çocukları, eşi dostu, sevgilisi ile geldiği ,akşamcısı da olan salaş diye tabir edebileceğimiz bir restoran.
Ülkemizdeki esnaf lokantalarının bir bakıma muadili. Tek farkı menüsünde alkol seçenekleri mevcut. Menüde zeytinyağlı haşlanmış sebzeler, pilaki, nohut, fava , sosis , domates soslu tavuk ve birçok balık çeşidi yanı sıra deniz ürünleri yer alıyor.
Tabaklar ufak. Lakin porsiyonlar oldukça büyük ve doyurucu. Servis hızlı.
Öncelikle Yunan salatası ve patates kızartması istedik . Salata malzemeleri taze. Feta görece yağlı.
Patatesi ev usulü dışı kıtır ,içi yumuşak. Gayet lezzetli.
Kalamar nefis .Kaliteli bir yağ ile taze malzeme birleşiminin ne kadar önemli olduğunun ispatı. Yağını kararında almış. Porsiyon iki kişi için yeterli boyutta.
Nohut yemeği pilaki gibi. İyi pişen havucun tadı nohuta geçmiş. Kırmızı biber, soğan ,ıspanak ve safran kullanılmış.
Kabak köfte un ile kaplanıp kızartılıyor. İçerisinde havuç ve kişniş var. Kabak biraz daha küçük kesim yapılsa daha keyif verebilir. Yanında sunulan caciki kuruluğu gideriyor.
Barbun iyi bir yağda kızartılmış. Ufak boyut genelde tercih ediyorum. Kıtırlığı daha net hissedebildiğim için .Küçük olmasına rağmen etli ve çıtır.
Denediğimiz tabaklar bizi genel olarak memnun etti.
”Sanatçının görevi insanlara unutmayı seçtiklerini hatırlatmaktır bence ”der Arthur Miller. Bu tip restoranlar; günümüz dünyasında keyifli ortam ve sofraları unutmayı seçen devasa restoranlara inat faaliyetinin aynı ciddiyet ile devam ettirerek görevini yerine getiriyor.
Özellikle öğleden sonra kalabalık olabiliyor.
Fiyatlar son derece makul.
Afiyet olsun.
This entry was posted in Uncategorized