”Koku , burnun üst kısmında bulunan ve yaklaşık altı milyon hücre barındıran iki bölge tarafından tespit edilir. Koku alma duyumuz diğer birçok hayvana göre çok daha az gelişmişse de normal insanlar, milyarlarca metreküp havanın içinde seyreltik olarak bulunan kimi kimyasalları bile fark edebilirler. Koku alma duygusu çocukluğumuzda daha keskinken yaşımız ilerledikçe zayıflar. Vaktinden önce ihtiyarlama durumlarında -mesela Alzheimer hastalarında-koku alma becerisinin hızla zayıfladığını gösteren deliller vardır. Şizofreni ,depresyon ve anoreksia gibi kimi durumların da koku alma kabiliyetinin zayıflamasına sebep olduğu da doğrudur ve migren hastalarının nöbet yaşamadan önce ve nöbet esnasında bazı kokulara karşı hassasiyetlerinin zayıflamasına sebep olduğu da doğrudur ve migren hastalarının nöbet yaşamadan önce ve nöbet esnasında bazı kokulara karşı hassasiyetlerinin azaldığı en az bir çalışma tarafından teyit edilmiştir.Net olmayan şey bu hassasiyet azalışının migrenden kaynaklanıp kaynaklanmadığıdır. Koku duygusu ,bize sürüngen atalarımızdan miras kalmıştır ve belki de kullanabildiğimiz en eski duyumuzdur”diye aktarır Robert Winston İnsan Beyni adlı kitabında.
Koku duygusu kimi zaman farklı amaçlara yönelik olarak ta kullanılabilir. Mesela Yunanistan ülke sınırları içerisinde kaliteli bir Japon mutfağı arayışına girmek gibi.
Doğru referans ve iyi koku alma becerileriniz kol kola girdiğinde yanılma olasılığınız nerede ise imkansız. Bahsettiğim iki hususu doğrulayan bir yerdeyiz.
Burası hem Japon ızgara kültürünü deneyimleyebileceğiniz bir işletme. Aynı zamanda dünyanın birçok yerinden itina ile hazırlandığı anlaşılan kapsamlı bir plak koleksiyonu sahip bir lokanta.
8.yüzyıla dayanan Japon ızgara tekniğini kendi deyimleri ile hassasiyet ve malzemelere olan saygı duruşu ile sunmaya devam ediyorlar.
Menüden sipariş edeceğimiz tabakları belirliyoruz. Öncelikli olarak wagyu gyoza istedik.Oldukça lezzetli. Kekik ve zencefil aroması lezzet katmanını arttırmış. İç malzemesi kararında, yumuşak ve sulu. El yapımı. Hamurun pişiriminde ustalık çok net bir şekilde anlaşılıyor. Çıtırlık ve yumuşaklık dengesi neredeyse kusursuz.
Wagyu kısa kaburga(Kalbi style); sığır kaburga eti ve jalapano sos ile sunuluyor. Kaburgalar çapraz kesiliyor. İnce bir et dilimi ortaya çıkıyor. Kore kesimi deniliyor. Yumuşak ve sulu. Kemiği az. Bütün olarak ağzınıza attığınızda kemiği çıkarmaya çalışırken damakta nefis bir sulu rahiya bırakıyor.
Iberico katsu muazzam. Tonkatsu sos derinlik kazandırmış. Kırmızı lahana sosu çok iyi almış. Boyun biftek eti son derece kaliteli ve lezzetli. Sululuğu ,yumuşak dokusu gerçekten iyi. Ekmeğin kıtırlığı ve eti içerisinde bıraktığı aroması nefis. Japonların süt ekmeği shokupan ile yapılsa herhalde yerken gözleriniz dolabilir.
Kushi yasai ;brokoli, badem ve goma sosu ile hazırlanıyor. Badem çok yakışmış. Sosuna ekmek banma imkanınız varsa kaçırmayın.
Şarap olarak 2020 Arlekınon tercihimiz oluyor. Assyrtiko ve batiki kupajı. Turunçgil ve çiçeksi aroma önde. Orta gövdeli ve yüksek asitli.
Yayoi Kusama kendisini ”saplantılı bir sanatçı”olarak tanımlar. Sanat yapmadaki en temel motivasyonunun psikolojik denge ve bütünleşmenin geçici olarak elde edilmesi olduğunu söyleyerek şöyle der ”kendimi bir sanatçı olarak görmüyorum , çocukluğumda başlayan sakatlığı düzeltmek için sanata başvuruyorum” Bu nedenle Kusama’nın sanatı sadece bir hastalığın belirtisi değildir ,aynı zamanda onun dermanıdır.
Birdsman bir restoran olarak sanatçı üslubu ile hareket ediyor. Damaklarımıza derman oluyor.
Hem ülkemiz hem yurtdışına göre fiyatları normal düzeylerde
Rezervasyon gerekiyor
Afiyet olsun.
This entry was posted in Uncategorized