”Stoner ilk gençliğinde , aşkı ,insanın eğer şanslıysa erişebileceği mutlak bir varoluş biçimi olarak düşünürdü; olgunluğa erdiğinde , aşkın ,insanın oyalayıcı bir inançsızlık ,hafiften tanıdık bir küçümseme ve mahcubiyet verici bir özlemle bakması gereken , sahte bir dinin cenneti olduğu sonucuna varmıştı. Şimdi artık orta yaşında , aşkın ne bir lütuf ne de bir yanılsama olduğunu anlamaya başlıyordu; aşkı insanca bir dönüşüm olarak , her gün ve her dakika irade, zeka ve yürekle keşfedilen ve yeniden yaratılan bir durum olarak görüyordu” olarak aktarıyor J.Williams Stoner adlı romanında.
Kaliteli ve taze malzeme ile ustalıkla özenle hazırlanan tabağı, orta yaşta aşkı algılama şekline benzetiyorum yazarın. Her seferinde aslında yeniden yaratılan bir durum da var ortada.
Paris’te önemli restoranlarda çalışıp kendi işletmesi olan La Capitaine’yi kuran şefin mutfağı da bu duygular ile paralellik gösteriyor bir bakıma.
Dönüşümü devam ediyor ve her saniye iradesini mutfağına ve ekibine yansıtıyor.
Rezervasyonumuzdan yarım saat önce geldiğimiz için işletmenin açılmasını bekliyor; bir yerlerde oyalanıyoruz. Dinamik, genç, güler yüzlü ve heyecanlı ekibi karşılıyor tüm müşterileri.
Sadelik kokan ,iç dekorasyonu mütevazi fakat tabakları son derece güçlü bir işletme.
Menü tek sayfa. Kaybolmadan seçim yapabiliyorsunuz.
Başlangıç olarak partager croquet tercih ediyoruz. Dışı kıtır içerisinde, lif lif ve uzun süre pişirilmiş et var. Aromasında biber tadı söz konusu. Tuz düşük düzeyde. Mayonez ile denge yakalanmış .Bu keyifli ve son derece lezzetli toplardan uzak durmakta fayda var. Ana yemeğe yer bırakmak için elbette.
Ana yemek olarak öncelikle; içerisinde tavuk ,havuç ,pırasa, karnabahar ve miso et suyu ile yapılan tabağı sipariş ediyoruz. Uyumsuz olarak görünmekle beraber umami ve aynı zamanda dengeli bir tabak oluşturulmuş. Hem tavuk hem de et suyunun kattığı derinlik , taze sebzelerin dokusu ile uyumlu. Güzel bir kontrast yakalandığı ifade etmeliyim.
Ardından dana uykuluk tercini yapıyoruz. İçerisinde uykuluğun yanında karnı bahar, brokoli, kişniş ve muhtelif yeşillikler var. Tatlı patates ile tabağın yanında servis edilen sos bütüne kayda değer bir katkı sağlamış ve bütünlük sağlanmış. Çok iyi bir uyum ve ahenk var. Tabak bunu hissettiriyor. Gerçekten nefis.
Tatlı olarak milföylü , iç harcında pastacı kreması kıvamında krema ve karamel kullanılan yanında elma püresi ve vanilyalı dondurma servis edilen hafif ve damağımızı temizleyen hoş bir tabaktan yana hakkımızı kullanıyoruz. İyi kalite tereyağını hissediyorsunuz. Görüntüsü davetkar. Karşılıksız bırakmıyoruz.
C.Bukowski:”Tarz her şeyin cevabıdır. Sıkıcı veya tehlikeli bir şeye yaklaşmanın yeni bir yolu. Sıkıcı bir şeyi stille yapmak , tehlikeli bir şeyi onsuz yapmaktansa tercih edilebilir. Tehlikeli bir şeyi sanatla yapmak diye buna derim…Boks sanat olabilir, sevmek sanat olabilir. Bir konserve sardalya açmak sanat olabilir. Çoğunun stili yoktur.Pek çok kişi stili koruyamaz…Tarz farktır, bir yapma şekli, bir yapılma şeklidir”der.
La Capitaine tarzı ile cevabını verebilen işletmelerden.
Ülkemiz para değeri de göz önüne alındığında fiyatlar makul seviyelerde.
Afiyet olsun
Adres:4 Imp.Guemenee,75004 Paris