Uzaklaşma fikri veya bir bakıma ihtiyacı, insana bazen harita içerisinde olmakla beraber gizli kalmış noktalara gitme duygusu kazandırıyor.Kazandırıyor diyorum çünkü bu duyguyu ancak yaşadığınızda tartabiliyorsunuz.Söğüt köyü de bu tip yerlere örnek gösterilebilir.
Selimiye,Bozburun ve Söğüt hattı ülkemizin cennet olduğunun göstergelerinden.Ancak bu dağlık alanların bu kadar çıplak bu kadar yeşilden yoksun olması garabetin bir emaresi.
Bozburun’a varmadan 7 km mesafede Söğüt Octopus restoranı.Uzun bir iskelesi mevcut.20 adet teknenin tonoz alınarak bağlanmasına imkan veriyor.Tekne ve yelkencilerin uğruna uzun mesafe katederek ulaştıkları bu muazzam nokta lezzet bakımında da beklentilerin oldukça üzerinde tatlar barındırıyor.
Ahtapotu ile anılıyor daha çok Söğüt Mahallesi.
Bu restoranda ahtapot Yunan adalarında bulabileceğiniz şekilde vantuzları ile pişiriliyor.Sert değil.Orta yumuşaklıkta.Kıvamı harika.Ahtapotun pişirilmesi ve terbiyesi en önemli kısmı.Düdüklü tencerede 45 dakika pişiriliyor.Sonrasında ahtapotun suyu içerisine kekik,sarımsak ve eser miktarda soya sosu ekleniyor.Tuz eklenmiyor.
Kalamar kayış gibi değil.Yağını ölçüsünde almış.Bugüne kadar yediklerim arasında en iyisi diyebilirim.Sosu da iyi hazırlanmış.Yöresel sarı otun soğan ve baharat ile kavrulması ile hazırlanan sıcak mezesini öneririm.Kış mevsiminden itibaren kavrulma işlemi başlıyor.Hayalimdeki gibi hazırlanan Torikten yapılan lakerdaya bayıldım.Balıkları taze ve günlük.Kabak tatlısı çok tavsiye edildi fakat o kadar güzeldi ki tatlar,bu tadı denemeyi bir başka zamana bıraktık.
Fiyat performansı konum ve ambiyans ile birlikte ele alındığında kabul edilebilir seviyede.
Afiyet olsun.
This entry was posted in Uncategorized