Anthony Bourdain’in aşçıları üç kategoriye ayırıyor.
Birincisi Sanatçı olarak gördükleri. Masraflı ve sinir bozucu azınlık olarak gördüğü pastacılar, kasaplar, yardımcı şefleri, soğukçu ve sosçular.
İkincisi Sürgünler.Bu kişiler başka işlerde tutunamayan, kravat takamayan, medeni insanlar arasına karışamayan kişilerin yanında iki dolara çalışmaktansa aşçılığı yeğleyen göçmenleri kapsıyor.
Üçüncüsü ise Paralı Askerler. Aşçılığı para için ve iyi yapan ;yemek yapmayı sevmeseler ve yetenekli olmasalar da iyi para aldıkları ve profesyonel oldukları için güzel yemek yapabilen kişileri bu kategori içerisinde gösteriyor.
İşletmenin ustası gibi şefler için dördüncü bir kategori eklemek isterim.
Güler yüzlü, samimi olmasının yanında işini disiplinli ve özenli bir şekilde yapmaya gayret gösteren , küçük ölçekli işletmesini tek başına çevirebilen ustalar.
Pak-Tat işletmesinin ustası Hayrullah Bey tam olarak dördüncü kategoriyi temsil ediyor.
1977 yılında kurulan işletme Hayrullah usta tarafından işletiliyor.
İçeriğine gelirsek kesimi yapılacak olan dananın en az 300 kg olması ön koşul. Daha altında bir kg olduğunda etin tat düzeyi olumsuz yönde değişiyor.
Önkol, boyun ve kaburgadan köfte etini hazırlıyor. Karabiber ve kimyon dışında başka bir baharat kullanılmıyor. Kıyması çekilirken 5 kg et için 2 adet yeşil biber ve ekmek harcına ekleniyor.
Köftesi gerçekten şahane.
Salata malzemesi son derece taze ve lezzetli idi. Sosunu beğendim.
Tatlı olarak marketten getirilen Ahmetbey Tahin helvası %100 pancar şekeri ve susam,çöven suyu ve limon tuzu içeriyor. Şekeri dengeli ve gayet leziz idi.
Abartılı olmayan, düşünce biçimini işletmesinin lezzetine yansıtabilen Pak-Tat restoranını yolunuz düşerse muhakkak ziyaret etmenizi öneririm.
3 porsiyon bu güzellikte köfte için fiyatlar kabul edilebilir düzeyde.
Afiyet olsun
This entry was posted in Uncategorized